Borrell, Fransız gazetesi Le Monde için kaleme aldığı makalede, tansiyonun arttığı Orta Doğu için 3 önceliğin bulunduğunu, bunlardan ilkinin “İsrail-Filistin çatışmasının Lübnan’a yayılmasının ne pahasına olursa olsun önlenmesi” olduğunu belirtti.
İkinci önceliğin, Hamas’ın elindeki İsrailli rehinelerin salıverilmesine yönelik müzakerelere geri dönerek Gazze’deki “felaket” durumunu hafifletmek olduğunu ifade eden Borrell, üçüncü önceliğin ise Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik şiddetin sona erdirilmesinden başlanarak “İsrail-Filistin çatışmasında çözüm yolunu açmak” olduğuna dikkati çekti.
Lübnan-İsrail sınırında çatışmaların arttığını ve iki devletin sınırlar konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1701 sayılı kararına uyması gerektiğini kaydeden Borrell, aksi takdirde “Lübnan halkının bir kez daha ağır bedel ödeyeceği” ve “İsrail-Filistin çatışmasında çözümün gecikeceği” değerlendirmesinde bulundu.
Borrell, Gazze içinde nüfusun yüzde 80’inden fazlasının yerinden edildiğine işaret etti. “En önemli önceliğin” uluslararası hukuk açısından yasa dışı ve ahlaki açıdan da “kabul edilemez” olan Gazzelilerin zorla yerinden edilmesinin önlenmesi olduğunu vurguladı.
Gazze’nin güneyindeki Refah kentinde 250 binden fazla kişinin insanlık dışı şartlar altında yaşam mücadelesi verdiğini belirten Borrell, yardım tırlarının Gazze’ye girişinin güvenlik gerekçesiyle yavaşlatıldığını ve bu durumun üstesinden gelinmesi gerektiğini kaydetti.
Borrell ayrıca, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) bölgedeki çalışmalarından dolayı teşekkür ederek, BM kuruluşunu eleştirenlere tepki gösterdi.
“Ukrayna’da uluslararası hukuka başvururken, bunu Gazze’de göz ardı edemeyiz.” ifadesini kullanan Borrell, aksi takdirde uluslararası toplumda “çifte standart” eleştirilerinin yükseleceğine dikkati çekti.
Öte yandan Borrell, Gazze konusunda “siyasi bir projeye yol açmayan salt askeri çözümün yeterli olmayacağına” işaret etti.